Telefon
0224 909 1453
Ofis Adresi
Westpoint Office K:7 D:144 Nilüfer/Bursa
Avukata Danış

Haksız Gözaltı ve Tutuklama için Tazminat

1. Genel Açıklama

Türk ceza muhakemesinde genel olarak “soruşturma” ve “kovuşturma olarak iki evre bulunmaktadır. Bir suç isnadıyla karşılaşan kişi, soruşturma evresinde “şüpheli” sıfatındayken, kovuşturma evresinde “sanık” sıfatını alır. Sanık sıfatı mahkemenin verdiği nihai kararın kesinleşmesine kadar değişmez. Sanıklık sıfatı kesinleşen kararla, beraat ya da mahkûmiyetle kalkar. Mahkumiyet halinde “sanık” adlandırması “mahkûm”a dönüşür.

Ceza muhakemesinde dava açılmadan önceki iş ve işlemler soruşturma evresinde yapılmaktadır. Kişi hakkında düzenlenen iddianame mahkemece kabul edilip dava açıldıktan sonraki süreç kovuşturmayı oluşturmaktadır. Soruşturma evresi görevli ve yetkili Cumhuriyet Başsavcılığınca yürütülmektedir. Kovuşturma  da mahkeme tarafından “muhakeme usul ve esasları”na göre yürütülen evredir. Bu evre, mahkemece verilen kararın kesinleşmesine kadar sürer.

Hakkında suç isnadı olan kimseye, muhakeme sürecinde bir kısım tedbirler uygulanabilir. İşte bunlardan bir kısmı,  günlük hayatta en çok karşılaştığımız yakalama, gözaltına alma (=nazarete alma) ve tutuklama (=tevkif) şeklindeki tedbirlerdir. Yakalama, işlenmiş bir suçun soruşturması için ya da yasal nitelikli başka nedenlerle kişilerin hürriyetlerinin kısıtlanmasıdır.[1] Tutuklama, bir kimse hakkında işlediği bir suçtan dolayı yapılmakta olan soruşturmanın selamati için kişilerin hürriyetlerinin sınırlanmasıdır.[2] Yakalanan kişi hakkındaki işlemlere göre Cumhuriyet Savcısının talimatıyla gözaltına alınabilir.

2. Sorumluluğun Türü

Hukukumuzda kanunlara aykırı olarak uygulanan bu koruma tedbirlerinden dolayı Devletin tazminat sorumuluğu kabul edilmiştir. Adli makamlar tarafından verilen zararlardan dolayı Devletin sorumluluğu tabiidir. Bu noktada tazmin sorumluluğunun dayanağı, hukuktaki kusursuz sorumluluk ilkesidir.[3] Bu nedenle haksız yakalama, gözaltına alma ve tutuklamalara Devlet tarafından tazminat ödenmesi de yasal usul ve esaslara bağlanmıştır.

3. Tazminat Sebepleri

Gerek yakalama ve gözaltına alma, gerekse tutuklamada tazminat sebebini teşkil edebilecek haksızlıklar CMK’nın 141. maddesinde sayılmıştır. Burada kısaca belirtilebilirki, suç soruşturması veya kovuşturması sırasında;

Kanunlarda belirtilen usul ve şartlara aykırı olarak yakalanan, tutuklanan ya da gözaltında bulundurulma ya da bu işlemlere tabi tutulacaklara/tutulanmalara bunlar için öngörülen yasal hükümlere uyulmama hallerinde, bu tedbirlere muhatap kişilerin tazminat talep edebilme imkanları bulunmaktadır.

Bu tür haksız işlemlere maruz kalanların maddi ve manevi tazminat isteyebilmeleri mümkündür.

Yakalama, gözaltına alma ve tutuklama şahıs hürriyetine müdahaledir. Anayasamız göre hürriyetler asıl, sınırlama istisnadır.[4] Hatta bunlar, istisnai olarak başvurulacak bir zaruri haksızlık şeklinde görülebilirler.[5] Bu nedenle bu tedbirlerin uygulanması ayrıntılı olarak yasal usul ve şartlara bağlanmıştır.

4. Tazminatın Talep Edilebileceği Görevli ve Yetkili Merci

Görevli Mahkeme

Bu koruma tedbirlerinin haksız uygulanmasından kaynaklı tazminat istemli davalarda görevli mahkeme 5237 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu 142. maddesine göre ağır ceza mahkemeleridir.

Yetkili Mahkeme

Konuya ilgili olarak açılacak davaya bakmaya, davacının ikametgâhının bulunduğu yer ağır ceza mahkemesidir. Bu mahkeme, haksız yakalama veya tutuklama gibi işlemlerle ilişkili olan mahkeme olamaz. Böyle bir durumda aynı yerde başka ağır ceza dairesi yoksa, davanın en yakın ağır ceza mahkemesinde açılması gerekir. En yakın yerdeki ağır ceza mahkemesi uygulamada Hakimler ve Savcılar Kurulu tarafından belirlenmektedir.

5. Tazminat Talebinde Süre

5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 142. maddesinde tazminat talebi için azami bir süre öngörülmüştür. Tazminat talebi, her birisi kesinleşmiş olan;

1-) Kovuşturmaya yer olmadığı kararının

2-) Beraat kararlarının

Kesinleştiğinin ilgiliye tebliğinden[6] itibaren, üç ay içinde yapılabilir. Ancak her halde, verilen kararın kesinleşme tarihinin ilgiliye tebliğinden itibaren bir yıl içerisinde bu talep yapılmalıdır. Kararın kesinleşmesi tazminat davası şartlarındandır.[7] Açılacak olan ve bu talebi içeren dava; “haksız tutuklama sebebiyle tazminat davası” şeklinde adlandırılabilir. Süresi içinde açılmaması halinde hak mahrumiyeti yaşanabilecektir.

6. Dava Masrafı

Haksız gözaltı/tutuklama sebebiyle açılan tazminat davalarında harç veya gider gerekmemektedir. Tazminat istemli dilekçenizle başvurunuzu gerçekleştirebilirsiniz.

7. Kanun Yollarına Başvuru

İstinaf ya da Temyiz Yoluna Başvuru

Açılacak tazminat davalarında yerel mahkemenin nihai kararına karşı istinaf yoluna başvurulabilir. Haksız tutuklama kararına karşı tazminat talebinde bulunan kişi (=davacı), Cumhuriyet Savcısı ve Hazine temsilcisi (=davalı) istinaf talebinde bulunabilirler. Davacı açısından bakmak gerekirse, istinaf başvurusu için mahkemenin kararının aleyhe olması aranır. İstinaf talebi yasal süresi içinde yapılmak zorundadır. Aksi takdirde hak mahrumiyeti yaşanılabilir. Taraflar, CMK’da yer alan temyiz edilebilir miktarlar için temyiz yoluna gidebilirler.

Anayasa Mahkemesine ya da Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine Başvurular

Menfaatleri temamen ya da kısmen ihlal edilen davacılar, Anayasa Mahkemesine bireysel başvuru yapabilirler. Bunun için yargı mercilerince verilen kararların kesinleşmesi gerekir. Anayasa Mahkemesinin talebi reddi halinde Avrupa İnsan hakları mahkemesine başvuru da mümkündür. Bunun için Avrupa İnsan hakları Sözleşmesindeki kişi güvenliği hakkı ve bunun 1 nolu protokülünde yer alan mülkiyet hakkının ihlali söz konusu edilebilir. Doktrinde “buradaki başvuru yolu, özgürlük kısıtlamasına karşı kabul edilmiştir. Esas hükmün kesinleşmesi beklenmez.”[8] Görüşü de ileri sürülmüştür. Görüldüğü gibi konu teknik bir uzman yardımını gerekli kılacak mahiyettedir.

8. Haksız Tutuklama Nedeniyle Tazminat Davasında Islah

Haksız tutuklama nedeniyle tazminat davalarında ıslah söz konusu olabilir. Yargıtay emsal kararlarında maddi tazminatın arttırılmasını talebinin ve faiz talebinin ıslah yoluyla öne sürülebilebilmesi benimsenmiştir. Bu talep yazılı yahut sözlü şekilde ama usulüne uygun olarak mahkemeye sunulmalıdır.

9. Tazminat Miktarının Belirlenmesi

Gözetilmesi Gereken Hususlar

Mahkemeler maddi ve/veya manevi tazminat miktarına hükmederken bazı kıstasları nazara aldıkları değerlendirilmektedir. Örneğin, “tazminatı zenginleştirme vasıtası olarak görmemek” önemli bir ilke olarak görülür.

Haksız tutuklama sebebiyle zarara uğradığını öne süren davacı bu davada zararını ispat etmelidir. Maddi zararlar bakımından tazminat davası açılmadan önce görevli ve yetkili hukuk mahkemesinde[9] tespit yaptırabilmek mümkündür. Bu şekilde yapılan tespit sonucunda tazminat davası açmak uygulamada süreci hızlandırmaktadır.

Maddi Tazminatın Miktarı

Maddi zararın belirlenmesinde kişinin tutuklu ve/veya gözaltında kaldığı süre içerisindeki yoksun kaldığı gelir kaybı (=maaş vs.), bu süre içinde bozulan sağlık ve tedavi giderleri gibi bir çok değişken faktör  nazara alınmaktadır. Yapılan harcamalar ve yoksun kalınan gelirlerin belgelendirilebilir veya faturalandırılabilir olması ispat açısından önemlidir.

Manevi Tazminatın Miktarı

Manevi zarar boyutunda ise kişinin bu haksız tutuklama ve/veya gözaltı durumundan dolayı duyduğu keder, ızdırap, iş ve aile ortamında ithamlara maruz kalmaktan çektiği sıkıntı ve diğer sair sebepler önem arz etmektedir.

Tazminata Faiz İşletilmesi

Haksız tutuklama sebebiyle tazminat davalarında faiz talep edebilmek mümkündür. Haksız tutuklama nedeniyle tazminat talebinde bulunan kimselerin iki seçimlik hakkı söz konusudur. Bunlardan ilki davacının tutuklama tarihinden itibaren işleyecek faiz ile tazminat talebinde bulunması, diğeri ise dava tarihinden itibaren işleyecek faiz talebinde bulunması şeklindedir.

Tazminatta Mahsup

Kişilerin, kanunlarda öngörülen usul ve şartlara aykırı olarak gözaltına alma ya da tutuklama gibi haksız tedbirlere maruz kaldıkları süreye göre tazminat belirlenirken; bunların varsa mahkumiyet sürelerinin bu sürelere mahsubu söz konusu olabilir. Bu seçeneğin varlığı halinde gözaltında ya da tutuklulukta geçirilen süreler mahkumiyet gereği çekilen hapis cezasından düşülür. Hapis cezasının süresi gözaltı veya tutukluluk süresinden az ise, tazminat hesaplanırken, geriye kalan haksız gözaltı veya tutuklulşuk süreleri nazara alınabilir.

10. Haksız Tutuklama Sebebiyle Tazminatta Tazminatın Geri Alınması

Haksız yakalama ya da tutuklama gibi sebeplerle alınan tazminatın bazı hallerde geri ödenmesi söz konusudur. Kısaca belirtmek gerekirse hukukumuzda, örneğin:

*Kovuşturmaya yer olmadığı kararının kaldırılmasıyla hakkında soruşturma açılan

* Haklarında verilen beraat kararı, yarılamasının yenilenmesine karar verildiğinden dolayı işlevsiz kalan;

Kişilerin aldıkları tazminat devlete iade edilir.  Yasal hükme göre, tazminatın bu kapsamda iadesi için kişinin mahkum edilmesi gerektiği söylenmelidir. Ayrıca, şartların ikmaliyle bu tazminatın iadesine, bu tazminatın ödenmesine hükmeden mahkemece karar verilir. Bu karar için de Cumhuriyet savcısının talebi şarttır. İadesine hükmedilecek miktar da, ödenmiş olan tazminatların mahkûmiyet süresine ilişkin kısmı olacaktır.Tazminatın iadesinde, Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun’un hükümleri uygulanır. Bu karara itiraz edilebilir.

11. Sonuç ve Tavsiye

Hukukumuzda haksız yakalanan, gözaltına alınan veya tutuklananlar yasal usul ve şartların mavcudiyeti halinde tazminat ödenmektedir. Bunun için bir dava açılmasından tazminata hükmedilmesine hatta bunlar için yukarıda belirtilen hukuki yollara başvurulara kadar kapsamlı ve belki de karmaşık gelebilecek bir süreç dikkat çekmektedir. Bu nedenle, bu tür işlemlerin hukuken uzmanlar aracılığı ile takip edilmesi, birçok kazanımları beraberinde getirmiş olabilecektir.


Dipnotlar/Kaynakça

[1]        Nurullah Kunter, Muhakeme Hukuku Dalı Olarak Ceza Muhakemesi Hukuku, Kazancı Yayınları, İstanbul, 1985, s. 552; R. Cengiz Derdiman, Temel Hak ve Hürriyetlerin Yakalama ve Tutuklama Yoluyla Sınırlandırılması, Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Gazi Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Ankara, 1987, s. 21.

[2]        Derdiman, 1987, s. 50.

[3]        Daha evvel yürürlükte bulunan 466 sayılı Haksız Yakalananlara ve Tutuklananlara Tazminat verilmesi hakkında Kanunun gerekçesi, bakınız: Mümin Kavalalı – N. Ünver, Hukukumuzda Yasa Dışı Yakalananlara ve Tutuklananlara Tazminat Verilmesi, İstanbul, 1979, s. 9; Derdiman, 1987, s. 145.

[4]        Bakınız: R. Cengiz, Derdiman, Hazırlık Soruşturmasında Teşhis, Hukuki Yaklaşım, http://www.hukukiyaklasim.com /makaleler/hazirlik-sorusturmasinda-teshis/ 2018, (erişim tarihi: 06.04.2019)

[5]        Feyyaz Gölcüklü, Ceza Davasında Şahıs Hürriyeti, Ankara, 1958, s. 16; Erem Faruk, Ceza Usulü Hukuku, Ankara, 1978, s. 465; Derdiman, 1987, s. 58.

[6]        Emsal Karar: Yargıtay Birinci Ceza Dairesinin 23.11.1976 tarih ve E.3560, K.3740 sayılı Kararı, nakleden: Şerafettin Elmacı, “Koruma Tedbirleri Nedeniyle Tazminat İsteminin Koşulları”, Adalet Dergisi, Yıl:2013, Sayı:46, (ss.274/291), s. 283.

[7]        Yargıtay Onikinci Ceza Dairesinin 04.12.2012 tarih ve E.2012/25489, K.2012/26145 sayılı kararı, nakleden: Elmacı, s. 280.

[8]        Feridun Yenisey, Ceza Muhakemesi Hukuku 33, Çağın Polisi, www.cag_npol_s_.com.tr/esk__s_tem_z/153/4-5-6-7-8.htm, (05.04.2019).

[9]        “Çekişmesiz yargı işi olan tespit taleplerine Sulh Hukuk Mahkemelerince bakılması gerekir.” Yargıtay 1. Hukuk Dairesinin 01.06.2015 tarihli ve esas: 2014/7807, karar: 2015/7980 sayılı kararı.


 

About the author

Leave a Reply

Son yorumlar